.

.
özlediğin, gidip göremediğindir;
ama, gidip görmek istediğin
özlem, gidip görememendir;
ama gidip görmek istemen
özlediğin, gidip görmek istediğin
ama gidip göremediğin
özlem, gidip görmek istemen
ama, gidememen, görememen; gene de, istemen

Oruç Aruoba

MAVİ MASMAVİ





7-14 Temmuz arasında Hisarönü Körfezinde salınacak olan Mavi Yolculuk Teknesine kendimi son anda atıverdim. Birkaç yıldır ara vermiştim mavi sularda yüzmeye...Foça'nın dere rengindeki denizine mi alıştım bir kaç sene içinde bilmiyorum.Bu yolculuk sırasında her durduğumuz yerdeki denizin rengi beni çok heyecanlandırdı. Fotografları gördükten sonra eminim siz de bana hak vereceksiniz.Deniz Seki'nin şarkısının sözlerinde olduğu gibi (ufak bir değişiklikle) "kendimi suya hapsetmek istedim".

Ne çok özlemiştim mavi koylarda yüzmeyi.. Özgürce kulaç atmayı...Yüzerken denize kol vermiş çam ormanının kokusunu içime çekmeyi, yıldızların altında uyumayı,Işıklı bir top gibi gökyüzünden sallanan Ay'ı tutabilecekmişim duygusunu yaşamayı... Güvertede yatarken kıkırdamayı....

Yolculuğun başlayacağı gün Foça'dan sabah erkenden yola çıktım. Sıcak bir gündü. Yol çok gözümde büyümüştü. Yoldan öte gözümde büyüyen sıcaktı.Marmaris'e iner inmez beni ilk kucaklayan sıcak hava oldu. Ama arkasından büyük ödül vardı.Bu sıcağa katlanmadan ödülü almak imkansızdı.. Ha gayret dedim ve sonunda teknedeydim... Ufak bir teftişten sonra eski bir dostla karşılaşmışım duygusuyla kamarama yerleşmiştim. Kamara arkadaşım Nergis'ti..



Aslında Nergis'le kamarayı sadece giyinip soyunmak için kullanıyorduk.Nem,sinek ya da sabahın erken saatlerinde üzerimize doğan güneşe aldırmadan güvertenin en sağlam müdavimleriydik.

Hale - Erhan imalatı deniz gibi bakan Deniz, Deniz'imiz...

Teknemiz Marmaris'ten iskele alabanda yaptıktan sonra rotayı Hisarönü Körfezin'e doğrulttu.Bunca sene Mavi Yolculuk yaptıktan sonra gittiğimiz yerin pek bir önemi yoktu eski yolcular için...Orhan Duru'nun Mavi Yolculuk kitabı elimizde, Kaptan'ın başına üşüsüp her gittiğimiz koyun adını özelliklerini öğrenmek için onu can kulağı ile dinlediğimiz günleri bugün gibi hatırlarım. Artık gittiğimiz koyların adını bile sormaz olduk. Ama bu bizim mavi yolculuğu sıradanlaştırdığımız anlamına gelmesin.Belki keşif duygusunu kaybetmiştik ama keyif aynı keyifti. Artık bu bizim bağımlılığımızdı.

Bu yolculuk sırasında uğradığımız koylar Kaptan'ımızın el yazısı ile yazılmıştır. İlgineneler için...Bu listedeki Armelle koyu benden tam puan aldı.

Teknemizin başından beri en renkli kişiliklerinden olan Berrin Dağçınar iş başında...



Teknemizin diğer müstesna kişiliklerinden olmazsa olmazlarından, benim sevgili arkadaşım Hale...Berrin'in kankası... Teknenin muhteşem ikilisi..Dostlukları kıskanılası!

Türkiye Birelli Dergisine' de Hale arkadaşımızın modellik yaptığını söylemeleyim. Siz ilk benden duymuş olun.İşte takvimden bir kaç fotograf..









Çekimlerin ardından... Söz sizin...Birelli'ye model olmak kolay değil!

Teknede yapılan aktiviteler hep aynıdır.Nedendir bilinmez her gün çok özelmiş gibi gelir bize..Tekneden bir kaç fotograf daha...



Teknede yemek seansları unutulmazdır.Kaptan İlhan iş başında...Teknenin iki ayaklı kedileri beklemede...Zeynel'in hazırladığı mezelerle teknede yemek yemek bir şölene dönüşür.

Sevgili Ayşe ve Cemil doğa anaya kendi hoşlandıkları biçimde teşekkür ediyorlar.

Teknenin genç grubu ise 13 ile 17 yaş arasındaydı.Uyumları görülmeye değerdi.Hepsi iyi bir rock müzik dinleyicisi.Fantastik edebiyatı seviyorlar. Hayvanseverler.Sosyaller. Büyüklerle birlikte eğlenmesini biliyorlar. Elbette digital çağın çocukları...Öğrenme yolları farklı...Nedense anneler babalar için bu özellikler yeterli gelmiyor. Yaşam gustosu edinmek için klasiklerin okunması konusunda ısrarlı anne babaların çocukları..Ben de bu konuda ısrarlı olmayan hatta onlar tarafından ille de klasiklerin okunması gerekliliğine inananlardan değilim. Gördüğüm fotograf onların iyi yolda olduğunu gösteriyordu.



Teknenin en genç yolcusu Ada...Denizde makarnanın üzerinde arkadaşlarına yetişmek için gösterdiği çaba hiç aklımdan çıkmayacak.Ada'nın bana armağan etmiş olduğu deniz gözlüğü de şimdilerde Foça'da tuzlanıyor.



Teknenin organizatörü, çok sevgili arkadaşım Erhan'ın bizi mutlu etmek için gösterdiği çaba inkar edilemez.

Bir mavi yolculuk daha bitti. Ben de yazımı bir kaç fotografla bitiriyorum.



ÇOK SICAK BİR GÜN/ 19.Temmuz.2012/FOÇA

2 yorum:

seyabb dedi ki...

Muhteşem

seyabb dedi ki...

hayalimdeki gezi:)