Gecesi ayrı gündüzü ayrı bir keyif olan yolcuğumuz ya da yolculuklarımız hiç bitmesini istemeden geçip gitti ama daha tekneden inmeden bir sonraki mavi yolculuğun planlarını yaparak.
Sabah açık hava koğuşunda uyandığımızda gözümüzü açmadan yüzümüzü denizle yıkamak!
Kamaralarımız olmasına rağmen yıldızların altında uyumak!
Gecenin bir saatinde uyanıp gözümüzü oğuşturarak etrafa bakıp "bu bi mucize midir?" deyip tekrar uykuya dalmak!
İlk yıllardaki turlarda Orhan Duru'nun Mavi Yolculuk kitabını kutsal kitap gibi yanımızda taşırken daha sonra nereye gittiğimizin pek önemi kalmayarak mavi yolculuklarımız biribirinden güzel koylarda doğa ile buluşma biçimine dönüştü.
Bu arada tabii ki heyecanla oturduğumuz sofraları, günün her saatinde yaptığımız şekerlemeleri ve sesiz flim seanslarını anmazsam haksızlık olur.
Benim mavi turla tanışmama neden olan liderimiz ve benim canım arkadaşım Erhan'a da buradan sevgilerimi gönderiyorum.
İşte bu bir mavi yolculuk hikayesi...!
1 yorum:
Güzinciğim
Orhan Duru'dan sonra senden de bir kitap bekliyoruz yani...
Kitabını yazarsın sen bu mavi yolculuğun...Sevgiler...
Yorum Gönder